Barbarların yeni topyekün taarruzu sürerken

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • 100 yıldan beri sebepler icat edip Kürtler üzerine taarruzlar tazeleye geliyorlar. Bu yüzden sürüye dalmış kurtlar misali elleri yüzleri kan içinde bunların. Çocuklarına yedirdikleri de kanlı ekmektir. Ama, bu taarruz dalgası da geçecektir. Kürtleri Ermeniler, Rumların akibetine uğratamadılar bugüne dek. Asla başaramayacaklardır.

Anlaşılıyor ki barbarlar, Karabağ’ın işgalinde Azerbeycan’a servis ettikleri askeri hizmete karşılık, dolgun bir ücret aldılar. Bu paranın bir kısmını aralarında bölüşüp “itibarlar“larını süslediler. Arta kalanı damat ve öteki silah tüccarlarına verip yeni ölüm araç gereçlerini satın aldılar. Bütün güçlerini ve bu arada IŞİD’den devşirilmiş kiralık orduyu seferber ederek Suriye ile Irak Kürtleri’ne karşı topyekün taarruz başlattılar.
Ancak bu ilk değildi. 100 yıldan beri sebepler icat edip Kürtler üzerine taarruzlar tazeleye geliyorlar. Bu yüzden sürüye dalmış kurtlar misali elleri yüzleri kan içinde bunların. Çocuklarına yedirdikleri de kanlı ekmektir. Ama, bu taarruz dalgası da geçecektir. Kürtleri Ermeniler, Rumların akibetine uğratamadılar bugüne dek. Asla başaramayacaklardır...
Ama bunlar, yer yüzünün dışlanmışları olarak bu çağda, kadim zamanların Moğolları, Atilla’nın askerlerini taklit ediyor, onların yolunda gidiyorlar. Nerede güçsüz, silahsız bir halk ve ülke varsa oraya saldırıp mal mülk çalarak veya ona buna kiralık asker hizmeti vererek geçiniyorlar. Atatürk Ermenistan, Gürcistan, Azerbeycan’ın işgalinde Lenin’e destek vererek, karşılığında aldığı para ve giyim eşyasıyla ordusunu donattı. O parayla Yunanlılara saldırdı. Kürt soykırımını başlattı.
Sonrakiler, kendilerine bir devlet armağan edenlerden ayrılıp yardım almak için, Alman Nazilere ram oldular. Nazilerin yenildiğini gördükleri gün de savaş ilan edip, müttefiklerin kucağına gittiler. Haritada yerini bile bilmedikleri Kore’ye asker göndererek Amerikan yardımı aldı ve NATO’ya üye oldular. Hatay Fransa’nın, Kıbrıs NATO’nun Rojava, Efrîn işgali de Putin ile Amerikalı Trump’a hizmetin karşılığıdır.
Bugün  Suriye’de, Irak’da işgalci, Somali ve Libya’da kiralık askerdir bunlar. Daha dün, kiralık olarak Karabağ‘da kana bulandılar. Orada işledikleri insanlık suçları yüzünden, Cumhurbaşkanları Recep Tayyip’in Avrupa liderler toplantısına katılması Almanya ve Fransa tarafından veto edildi. Recep Tayyip bu yüzden İspanya’nın Granada  şehrinde yapılan toplantıya gidemedi. Ama vetoyu örtmek için, hasta ayağına yatmak zorunda kaldı.  
Bunlar yurt hırsızları ve soyguncu olarak çağın lanetlileridir. Ama yer yüzünün yalnızları olan Kürtlerin başına bela. Dünya cinayet ve talan seferlerine seyirdi.
Ama, bu trajedik yalnızlık karşısında, eğri oturup doğru konuşmak gerek. Düşünmez iştir, derler. Ancak, Kürtler adına hareket edenlerin, ta başından beri ihmal etmemeleri gerekirdi. Hata ta başlarda işlendi. Araplar, Balkanlılar geçen yüz yılın başlarında, Osmanlı’ya sırt çevirip Batılılarla dostluk kurarak kazandılar. Oysa bu süreçte Kürtler, İngiliz ve Fransızlarla giriştikleri taka tuka ile övünüyorlardı. Bu yüzden kaybettirdikleri ise hiç bir zaman, kimsece tartışma açılmadı.
Amerika, Barzani ailesine bir ülke teslim etti. Teröre kalkışan Türklerin de başına çuval geçirdi. Daha ne yapsın. Ama onlar ertesi gün, kanına ekmek doğramaya yeminlilerin kucağına gittiler. Amerika’ya topuk gösterdiler. Bugün de, “zordayız, kurtar“ diyorlar. Biraz ciddiyet yahu!..
Kürtler yüz yıldır, eski çağların kölesi muamelesi görüyor, öldürülüyorlar.
Kan ve insan canıyla beslenen barbar, 4 Ekim’den beri çağdaş araç gereçlerle donanımlı Moğol sürüleri gibi Rojava’nın elde kalmış parçalarına saldırıyor. Okullar, hastaneler, su depoları, yollar, köprüler, barajlar, elektrik santralleri, sivil alanlar, tarla, bahçe, haneler bombalanıyor, soykırım yapılıyor. Dünya ise seyrediyor.
Hakkını yemeyelim, şu ana kadar bir tek Amerika karşı ses çıkardı ve NATO tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, katliama çıkmış bir aracı düşürdü. Bu bile bir katkıdır.
Ancak dünyanın seyirciliği karşısında herkesin, bir zoru başararak oturup külahını öne alması ve “ben ne yaptım?“ diye düşünmesi gerekmez mi? Neden koskocaman Batı’da Kürtlerin bir temsilciliği yok? Kuşaklardır Avrupa’da Kürtler. Niçin partilerde üyeler, parlamentoda temsilcilerden yoksunlar?
Dahasını hatırlatmakta yarar var. Duvarlar yıkıldı. Demir perdeler indi. Dünya değişti. Yer yüzünde gerçeklikler yaşanıyor. Hayaller öldü demiyorum. Ütopya, yani hayal olarak kaldı. Bizim kuşak, “Komünizmin son aşaması gerçekleşecek, devletler ortadan kalkacak, otoriteler yok olacak, herkes üretimden dilediği kadar alacak. Bugünler yakındır“ diye afyonlandı. Bu ütopyayı (hayali) Lenin’in çocukları gerçekleştireceklerdi.
Sonra, bir sabah Lenin rejiminin yıkılan duvar altında kaldığını gördük.
Demem o ki, gerçekçi olmak gerek. Gücümüzü bileceğiz. Hayalle okyanuslarda gemi yüzdürülemiyor.
Sözden söze, konudan konuya geçiyorum. Biliyorum. Ama yüreğim yara dolu. İçim yanıyor. Rojava ve Güney Kurdistan ateş altındayken, dünya seyirci diye öfkeleniyoruz.
Kemalistlere uyup onlara küfreden de Kürttür. Rojavalı savaşçı Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul görürken, dışarda Kürtler adına konuşan sözde solcu Kemalisto, Fransa’ya yumruk sallıyordu. Lenin bir emperyal imparatorluk kurmamış, ardından gelen bunu sürdürmemiş, boynunu postal altında tutan Türk, ondan bundan para dilenip kasık biti hallerine bürünerek emperyalistlik rolüne çıkmamış gibi, dünya emperyalizmine kafa tutuyor Kürt.
Naçizane görüşümle, diyorum ki Kürdün bu çağı da ıskalama lüksü yok. Onu, bunu bırakmalı, işine bakıp kendini kurtarmaya çalışmalı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.