Seçimin ötesi: İttifaklar ve ortak mücadele

Hasan KILIÇ Haberleri —

  • Şişirilmiş milliyetçi basınca yenik düşülürse, yolun sonunda Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kürt soluna dönüşmesi ve Kürt İslamcı-sağının inşasıyla iki bloklu bir Kürt siyaset alanı yaratılması kaçınılmaz görünüyor.

31 Mart 2024 tarihli yerel yönetimler seçimleri yaklaştıkça meydanlardaki tansiyon yükseliyor. Hemen her siyasi parti “ikna edici gücünün” en yüksek olduğunu düşündüğü argümanlar ile sandıktan başarılı çıkmak için propaganda yürütüyor.

AKP-MHP ittifakı seçimden sonra için sınır ötesi operasyonları arttıracağını gösteren söylem ve görüşmelerle propagandasını yürütüyor. Çok tekrara dayalı iletişim stratejisiyle siyasi projeksiyonunu göstermeye devam ediyor. Siyasal alanın kurgusunu şiddet aracılığıyla belirleme hususunda ısrarcı olacağı görülüyor. İktisat alanında ise Mehmet Şimşek ile girilen klasik neoliberal anlayışın -maliyeti halka yükleyen- vites artırılarak devam edeceği görülüyor.

İktidar blokunun penceresinden seçimin ötesinde şiddetin siyasal alanı kurucu karakteri ve iktisadi alandaki maliyetlerin daha fazla halka yüklenmesi amacını gösteren bir konumlanma söz konusu. Şiddetin diğer her şeyi gölgeleme ve susturma özelliği dikkate alındığında, aslında kompakt bir stratejinin devrede olduğunu ifade etmek mümkün. Böylece siyasal şiddetin, iktisadi şiddetin önüne geçerek rıza üretiminde önemli bir işleve sahip olması hedefleniyor.

AKP-MHP ittifakının stratejisinin köşe taşları seçim öncesinde döşeniyor. ABD ve Irak ziyaretleriyle apaçık şekilde önümüzdeki süreci şiddet üzerinden öreceklerini ifade ediyorlar. Buna karşı barış hareketi ve mücadelesinin nasıl yürütüleceği önemli hale geliyor? Çünkü ancak ülke içinde büyüyecek bir barış siyaseti bu denklemi bozabilir. Bunun yol ve yöntemleri üzerine düşünerek ortak mücadeleyi güçlendirmek kaçınılmaz bir siyasi ev ödevi olarak duruyor.

Bu noktada bir basınca dikkat çekmek gerekiyor. Barış siyasetinin temel öznesi olan Kürt siyasetine uzun zamandır ciddi bir “milliyetçi basınç” var. Kimi yanlarıyla Kürt sosyolojisinin şimdiki hallerinden beslenen ama daha çok programatik bir yönlendirme olan bu basınca karşı ortak yaşam ve mücadelede ısrar tarihsel bir moment olarak kabul edilmek durumunda.

Bu şişirilmiş milliyetçi basınca yenik düşülürse, yolun sonunda Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kürt soluna dönüşmesi ve Kürt İslamcı-sağının inşasıyla iki bloklu bir Kürt siyaset alanı yaratılması kaçınılmaz görünüyor. Nitekim bu iki bloklu Kürt siyasetinin birini Türkiye’deki iki bloktan birine, diğerini ise kalanına bağlamak rejim-devlet aklı için maksimum faydayı sağlayacak hegemonik inşayı getirecek.

Rejim-devlet aklı Kürtleri bir potaya toplama, ortak mücadele hatlarını kesme ve sonraki adımda kendi aralarında Kürt sağı-Kürt solu şeklinde ikiye ayırarak Türklük zaviyesindeki iki hegemonik bloka ekleme derdindedir. Böylece Kürt siyasetini tasfiye etme ve yeniden dizayn ederek ehlileştirmeyi amaçlamaktadır.

Bu bağlamıyla söz konusu riski gözeten bir yerden barış siyasetini örmek için demokratik-toplumsal ittifakları geliştirmek seçimden hemen sonranın gündemi olarak kendini dayatıyor. Ve fakat bu ittifakları, geçmişte yapılan ittifakların gölgesinde ya da replikası olarak düşünmek, tarihsel momentte yapılacak büyük bir hata olarak duruyor. Temsil siyasetinin her yerde çöktüğü gerçekliğinden hareketle geçmiş hatalardan ders çıkarmalı, küresel akışa ve reel-politiğe uygun şekilde cesurca hareket etmelidir. Bu açıdan Kürt siyaseti seçim ertesinde -bambaşka bağlamda ve muhataba söylenmiş olsa da- Sayın Öcalan’ın şu sözleriyle sınanmak üzeredir: “Zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler, uçuruma sürüklenirler.”

Zamanın ruhu şişirilmiş milliyetçi basınca değil, ortak mücadeleye; temsil ve özne merkezli siyasi ortaklıklara değil toplumsal ittifaklara yönelmenin zamanıdır.

Kürt siyasetinin tarihi boyunca ilk defa bu denli bir “milliyetçi basınç” altında olduğu gerçeği sabittir. Ama en iyi bildiği şeyi yapması durumunda zamanın ruhunu yakalaması kaçınılmazdır: Siyaseti ve toplumu dönüştürmek, dönüştürürken de dönüşmek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.