2,5’uncu yol riski

Hasan KILIÇ Haberleri —

  • Kendin olmayı bırakmak, kendi pencerenden bakmaktan vazgeçmek, egemen bloklar arasındaki güç paylaşım savaşlarında etkileyen pozisyonda olmakla yetinmeye davet 3. Yol’un 2,5’uncu yola evrimini istemektir.

31 Mart seçimlerinden sonra yasal süreler bakımından Türkiye’yi dört seçimsiz yıl bekliyor. 7 Haziran 2015’ten bugüne kadar yaklaşık on bir ayda bir halkın önüne seçim sandığı kondu. Bu süre zarfında Cumhurbaşkanlığı, Milletvekilliği, yerel yönetimler ve referandum gibi sandığın her türüne oy pusulaları atıldı. 2015 ile 2024 yılları arası Türkiye için zaman hızlandı.

31 Mart 2024 seçimlerinin sonuçlanmasının ardından gerek iktidar gerekse de ana muhalefet cephesinden erken seçime meyleden, talepkar bir çağrı gelmedi. Olağanüstü gelişmeler yaşanmazsa dört yıllık seçimsiz zaman dilimine girildi. Bu dört yıl iktidar için 31 Mart yenilgisinin nedenlerini bulup onarma, ana muhalefet için de iktidara yürüme hazırlıklarını tam ve güçlü şekilde yapma sorumluluğu süreci olarak yaşanacak.

Siyasetin ifade edilen olağan akışı her daim sürprizlere açık. Fakat 31 Mart seçim sonuçlarını bir okuma şekli var ki, alarmist ve telaşlı ruh hali taşıyor. Bu ruh hali “iktidar gidiyor” gibi bir bilinçten besleniyor. Siyasal sürecin soğuk kanlı olmayan analizi ve mevcut politik koordinatlara dair yanlış hesaplamalar bu ruh halinin ve “siyasal” çıkışın zeminini oluşturuyor. Söz konusu kanaat çoğunlukla Türkiye solunun bir kısmının kalemi ve dilinde “teorize” ediliyor. DEM Parti’yi merkez özne olarak gören bu değerlendirmelerin temelinde “iktidarın zayıfladığı, ana muhalefetle kurulacak bir ittifakla bu iktidardan kurtulma zemini olduğu” ve böylece “faşizmin yıkılacağı/geriletileceği” savı öne sürülüyor.

Bu sav, sistem içi gerilimleri siyasetin kurucu çelişkileriyle eşitleyerek esasında resmî ideoloji zaviyesinden ayrılamıyor. Bir karşıtlar mücadelesi olarak siyasetin kıyılarında dolaşıp içine girmekten imtina eden; egemen bloklar arasında bir tercihe zorlayan; ezilen bir halkın ve bu halkın karşıtlığı üzerine kurulan bir düzenin tarihsel-siyasal gerçekliğini görmekten uzak kalan bir sav söz konusudur. Bu savı olduğundan daha farklı bir etki alanına sahip kılan şey ise kritiğinin gücü değil, tanımlamasının aşırı olmasıdır. Bu tanım kendisini faşizmin kurumsallaşması olarak sunduğu için etki ve tetikleme kuvveti yüksek oluyor.

Bu sav mevcut ulus-devletin kurucu kodlarını aynı düzlemde bir araya getiriyor. Bu kodlar arasındaki derin farklılıkları silikleştiriyor. Derileri boyayarak herkesi beyaz görmeye/göstermeye çalışıyor. Halbuki, siyaset aynılaşmanın değil, farklılıkların uzamıdır. Siyaseti siyaset yapan şey, fark üzerinden düşünmektir. Türkiye’de siyaseti doğru okumanın yolu da fark üzerinden düşünmektir. Kürt meselesinde siyasetin temel karakteri antagonistik, sistem içi farklı hegemonik güçler arasındaki herhangi bir mesele olunca siyasetin karakteri ise agonistiktir. Bu farklılaşan karakterler gerçekliğini eşitleyen bir zemin üzerinden siyasal teori ve strateji üretmek de-politizasyondur. Çünkü de-politizasyon kurucu farklılıkları, devletin/iktidarın kadim hareket yasalarını, topluma sinmiş duygulanma-bilme-davranma biçimlerini ve bunlar arasındaki ilişkileri askıya almaktır.

Bu yönüyle, söz konusu alarmist, telaşlı ruh hali ve bunun “teorize” edilmesi üzerinden ortaya dökülen strateji, kendin olmayı bırakmak; kendi pencerenden bakmaktan vazgeçmek; egemen bloklar arasındaki güç paylaşım savaşlarında etkileyen pozisyonda olmakla yetinmeye davettir. Bu davet 3. Yol’un 2,5’uncu yola evrimini istemektir. Ezilenleri hep bir pusula eksikle sandığa gitmeye davettir.

Elbette egemen bloklar arasındaki gerilimleri derinleştirmek, bu gerilimlerden halk yararına sonuçlar çıkarmaya çalışmak güçlü ve devrede olması gereken bir taktiktir. Ama bu taktiği ancak kendin olarak, kendi öz gücünü büyütüp gücünü arttırabilirsen yapabilirsin. Ezilenleri bugün belirleyici ve oyun kurucu özne yapacak şey, 3. Yol’da ısrardır. Alarmist, aceleci, telaşlı ruh halini teorize etmekten vazgeçip 31 Mart seçim sonuçları da dahil siyasal süreci nesnel nedenlerle açıklamaya ve buna uygun bir gelecek perspektifi çizmeye doğru yöneltmektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.