Türk başkaldıran Kürt’e "hain" diyor

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Başkaldıran Kürtler, dün “eşkıya” idi. Bugün “terörist”. Önder kadroları ise "hain"... Oysa her şeyleri, baştan başa bütün hayatları yalan olanların ihanet veya hain yakıştırmaları da yalan ve tepeden tırnağa kadar uydurmadır.

İlk okuldayken, ruhumuza kötülük şırınga edip kan dökücü kini aşılamak için, bizleri "düşman kanıyla sildik palamızın pasını" diye bağırtıyorlardı. Sonra, aşağılık kompleksinin ağırlığından kurtulma çırpınışıyla, "bir Türk dünyaya bedeldir" naraları attıyorlardı.

"Tek bireyi dünyaya bedel" bu ırk, ateşi ilk keşfeden ve kullanandı, naralaşan palavraya göre. İnsanoğlu tarihinde, tarlayı ilk ekip biçen, koyunu, keçiyi, atı, sığırı evcilleştirip insan hizmetine sokan, yazıyı, matbaayı, kağıdı icat eden, daha sonra İstanbul’u fethederek Rönesansı başlatan da Türklerdi. Ve daha neler neler...

Ancak, daha sonra tüm bu söylemlerin, Kürtlerin sözüyle "kendilerine iftira" olduğunu algılayıp gördük. Yalanla hayata başlayanların yalanı...

İnsanoğlunun evriminde, "iğne ucu kadar" bile olsa katkıları yoktu; olmamıştı. Nasıl olsunlar ki, varlık olmamışlardı. Ama yine Kürtçe deyimle "başkasının dirûvuna" bürüne geliyorlardı. Mesela Afganistan çıkışlı Selçukluları, Osmanlıları soy, ata edinip kutsuyorlardı.

Ama icatsa eğer, Balkanlar, Kafkaslardan ithal ettikleri "kır insan"larını, içeride teslimiyetle din değiştirmiş Ermeniler, Rumlar ve diğer döneklere karıştırarak bir karma yaparak bunlardan, "saf kan" Türk yarattılar. Bu doğrudur. İcatsa eğer, al sana icat işte...

Atatürk’ün adamları dönme Rum’un, Ermeni, Sırp’ın kafatasını ölçüp ölçüp karşısına, "safi Türk" diye not düşüyor ve "Çakma Türk Bahçesi" yaratıyorlardı. Atatürk’ün "manevi kızlarından" Afet İnan, 1980’lerde yaptığımız bir röportajda, “Ekibim 64 bin kafa tası ölçümü yaptı" demişti.  

Günümüzün en büyük Türk ırkçısı Gürcü Recep, soykırım artığı Kürt Hakan, Google’ın bile gerçek soyunu çıkaramadığı Bahçeli, "Türk ırkının en büyükleri"dir. Birinci sınıf  "yerli" hem de "milli..."

Atatürk’ün İttihat ve Terakki’den devir-teslim aldığı bu ırkçı akım, bir insanlık felaketiydi. Arabistan çöllerinde, "Saf kan Arap atı" deneyi gibi yapılan yoklamada teslim olmayan ve başkaldıranlar, sırım sırım dizilen "sepi"lerde sallanıyorlardı. Bu işgalci belayı kovmak için ayaklanan Araplar da hala haindir. Kürtler de öyle...

Oysa, Kürt’ün ülkesi işgal altında. Kendisi izin dahilinde nefes alabiliyor. Yani esir ve köleden daha beter bir hayat sürüyor Kürt. Beter çünkü, esir ve kölenin anasınının "na, na" diye herikleşen sesinden öğrendiği kelimeleri, kelimelerinin sedası, dili yasak değil. Ama Kürt’ün dili, şarkılarının nağmeleri de yasak. Konuşan ve kilamını mırıldanan saldırıya uğruyor. Bu barbarlık, geçen hafta Pontus Rumlarının başat şehri Trabzon’da da tekrarlandı.

Ve dünya kurulduğundan beri, her türlü işgalci ve yasakçıya karşı isyan, insanoğlunun meşru hakkıdır. Romalı kölelerin, Spartaküs liderliğinde bu hakkı kullanmaları, tarihin unutulmaz trajedilerinden biridir. Trajedi çünkü, köleler yenilgi halinde çarmıha gerileceklerini bile bile ayaklandılar ve sonucuna katlandılar, ama yüzyıllar süren mücadeleden sonra, kölelik yıkıldı.  

Ama başkaldıran Kürtler, dün “eşkıya” idi. Bugün “terörist”. Önder kadroları ise "hain"...

Oysa her şeyleri, baştan başa bütün hayatları yalan olanların ihanet veya hain yakıştırmaları da yalan ve tepeden tırnağa kadar uydurmadır.

İhanet ideal yolcuları, yani ortak değerleri paylaşanlar için söz konusudur.

Halbuki Kürtler, Şeyh Said’in "bunlarla hiçbir müştereğimiz kalmadı" kelamından çok önce, yolunu ayırmış, bağımsızlık üzere ayağa kalkmıştı. Ama çeşitli nedenlerle, yeryüzünün geciken halkı olarak kaldılar. Bu ayrı bir konu. Ama ideallerinden asla vazgeçmediler.

Bugün ise ayrışma ve yarılma onarılması imkansız derinlikte. "Biz ve onlar" var artık. Bunca kan, yangın ve yıkım varken, bir. arada tutunmaları, yani zamkla tutturulmaları zaten mümkün değildi.

Ayrıca, "müştereği" olanların kavgasında, ihanetten söz edilebilir. Kürtlerin bunlarla bir müştereği, ortak yanları yok ki!..

Kürtler farklı bir ırk…

 Yaşama biçimlerini şekillendiren gelenekleri, dil ve kültürleri apayrı.  

 "Düşman çiçek göndermez" diye bir söylem vardır. Buradan yola çıkarsak, Kürt düşmanlarının onları "ihanet"le, önderlerini "hain"likle suçlaması, ideal yürüyüşünü etkilemez. Sövgüler, ağzı kanlı barbarın hezeyanı ötesine geçmiyor.

Bunlar yüzyıldır, Kürt değerlerine barbarca saldırıp sövüyorlar. Değişen ne? Hiçbir şey. Kürtlerin tuttuğu, yüreğinde yaşatıp büyüttüğü "delalî” ve "değerlisi” değişmezlikle kendincedir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.