O parmağınızı indirin

Tuncer Bakırhan

Tuncer Bakırhan

  • İktidarın küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’yi kapatma ve kayyum tehditlerine de Türk Adalet Bakanı da katıldı.
  • DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, tehdit, komplo ve şantajlara; siyasete hiza ve ayar verme çabasıyla parmak sallayanlara tepki gösterdi:
  • “Biz ne zaman tehdit ve şantajlara boyun eğdik ki şimdi de eğelim. Tehditlerle hizalanacağımızı bekleyenler, çok bekler. O parmak sallamaların karşısında bükülmeyiz.”

Seçim sonuçlarını doğru okumayanların ülke ülke gezerek, savaş vizesini almaya çalıştığını belirten Tuncer Bakırhan, “Oysa seçim sonuçları, 'savaşa hayır' çığlığıdır. Büyük bir toplumsal mutabakat ile Kürt sorununun demokratik yollarla çözülerek demokratik bir Türkiye inşa etme ihtiyacı vardır. Yatıp kalkıp Kürt düşmanlığı yapanları, 1921 Anayasası’nın demokratik özünü anlamaya çağırıyoruz. Demokratik bir anayasaya, bunun için de bir yol temizliğine ihtiyaç var” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, belediye eşbaşkanları ile bir araya geldi. Genel merkezde gerçekleştirilen toplantıda, seçim sonuçları değerlendirilerek, yeni dönem mücadele hattı belirleniyor. Toplantının açılışında konuşan Bakırhan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 31 Mart seçimlerinde halk iradesinin sonuçlara yansıdığını dile getiren Bakırhan, şunları belirtti: “31 Mart’ta ortaya çıkan; barış, demokrasi ve özgürlükler iradesidir. Bu iradeye hep birlikte sahip çıkacağız. Kayyumcı zihniyet ve kötü yönetilen belediye anlayışı kaybetti. AKP-MHP iktidarına 22 yıldır ilk kez büyük bir yenilgi tattırıldı. İktidar ve muhalefeti, 31 Mart’ta ortaya çıkan iradeyi doğru okumaya davet ediyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bu iradeyi dikkate alarak başta Kürt meselesi olmak üzere eşitlik ve adalet mücadelesinin artık karşılığını bulması lazım. Sonuçlardan herkes dersini almalıdır. Çok Cumhurbaşkanı, çok başbakan, çok bürokrasi gördük gelip geçtiler, çünkü Kürt meselesini çözmediler. ‘Kürt meselesini çözmeyenler çözülür’ demiştik, 31 Mart seçim sonuçları bizi bir kez daha doğruladı.”

Seçim sonuçları, savaşa hayırdı

31 Mart’ta halkın mesajını anlamak istemeyenlerin, ülke ülke gezip savaş vizesi almaya çalıştığına işaret eden Bakırhan, şöyle devam etti: “Kürt meselesini bastırmak için hala askeri operasyonlardan medet umuyorlar. Defalarca denenmiş ve sonuç almamış yol ve yöntemlerden medet ummak büyük bir acizliktir. Oysa seçim sonuçlarının kendisi, aslında savaşa hayır çığlığıdır. ‘Çözüm olsun Türkiye sorunlarını demokratik yöntemlerle çözsün’ haykırışıdır. İhtiyaç olan, askeri operasyonlar değil, yüzlercesi yapıldı bir sonuca ermedi. Büyük bir toplumsal mutabakat ile Kürt sorununun demokratik yollarla çözülerek demokratik bir Türkiye inşa etme ihtiyacı vardır.”

Tehdit, komplo ve şantaj

Barış gelmesin diye kimi milliyetçi/ırkçı çevrelerin şimdiden tehdit, komplo ve şantajlara başladığına; siyasete hiza ve ayar vermeye çalıştığına dikkat çeken Bakırhan, şunları söyledi: ”Gün yok ki özellikle seçim sonrasında bize parmak sallamasınlar. Biz kez daha yeniliyoruz; kapatma şantajı, tehdit siyaseti artık sona gelmiştir. Son kullanma tarihi dolmuştur. Biz ne zaman korktuk, ne zaman tehdit ve şantajlara boyun eğdik ki şimdi halkımız güçlü bir irade ortaya koymuşken Van direnişi ortada dururken bu tehdit ve şantajlara boyun eğeceğiz. Boyun eğmeyeceğimizi onlar da bütün dünya da çok iyi biliyor. Çağrımızı yeniliyoruz; kararlıyız, bu ülkeye barışı ve demokrasiyi getireceğiz. Başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere bu ülkede yaşayan insanlar, eşit ve demokratik bir anayasa ile yönetilinceye kadar mücadelemizi devam ettireceğiz.

 

 

Tehdit edenler çok bekler

Tehditlerle hizalanacağımızı bekleyenler, çok bekler. Bu gelenek, hiçbir zaman bugüne kadar yapılan tehditlere boyun eğmemiştir. Şimdi belediyelerimizi tehdit edenler çok iyi bilsinler. Belediye eşbaşkanlarımız, yönetimlerimiz, seçilen arkadaşlarımız asla bu tehditlere papuç bırakmaz. Burada o parmak sallamaların, tehditlerin karşısında eğilecek bükülecek tek bir arkadaşımız yoktur.

1921 Anayası’nı anlayın

Yatıp kalkıp Kürt düşmanlığı yapanları, 1921 Anayasası’nın demokratik özünü anlamaya çağırıyoruz ama onlar, 1924 Anayasası’nda ret ve inkar edilen, yok sayılan halkları tekrar aynı anlayışla yönetmek istiyor. O dönem bu işleri yapanların bugünkü temsilcileri, bugün de bu zehri ve kötülüğü yaymaya çalışıyor. Kesinlikle buna izin vermeyeceğiz. Demokratik bir anayasaya, bunun için de bir yol temizliğine ihtiyaç var. Toplumun ve örgütlü tüm kesimlerin katıldığı bir çalışmayla bu artık örülmelidir.”

Eşbaşkanları yine uyardı

Bakırhan, yerel yönetimleri rant, kayırmacılık, partizanlık için değil, halka en iyi hizmeti verecek kurumlar olarak gördüklerini belirterek, yerelde hizmetin hakiki siyasetin kendisi olduğunu söyledi. Bakırhan, belediye eşbaşkanlarına şöyle seslendi: “Emin olun yapmış olduğunuz her şey, siyasetin kendisine etki ediyor. Siyasetimizi güçlendiriyor, büyütüyor. Genel siyasetimizi zaten genel merkezimiz, il ve ilçe örgütlerimiz, seçilmiş milletvekillerimiz yapıyor, layıkıyla yapmaya devam edecektir. Belediyelerimizin temel işi halka hizmet etmektir. Yerelde partimizle halk arasındaki bağın güçlenmesi için daha doğru iyi ve ikna eden, halkın sempatisini kazanan hizmet, siyasetin kendisidir, özüdür. Dolayısıyla bu ilkeye uygun hizmetlerinizi devam ettirmenizi bekliyoruz.”

 

 

Yerel ve merkezi iktidar

Ardından konuşan Eşbaşkan Tülay Hatimoğulları da yerel seçim kampanyasında üç hedef belirlediklerini hatırlattı;

* Özellikle Kurdistan’da kayyum atanmış olan belediyelerimizi geri almak,

* 2019’daki kazanımlarımıza yeni kazanımlar eklemek,

* Türkiye sathının tamamında AKP-MHP faşizmini, otoriter rejimi geriletmekti.

Parti olarak bu üç konuda başarıya imza attıklarını belirten Hatimoğulları, tesis edilmek istenen faşist, otoriter, kayyum rejimine halkın çok güçlü bir biçimde ‘hayır’ dediğini ifade etti. Bugün artık Türkiye’de ikili bir iktidardan bahsetmenin mümkün olduğunu savunan Hatimoğulları, şunları söyledi: “Merkezi hükümet AKP-MHP iktidarının elinde ama artık yerel yönetimler artık onların elinde değildir. Dolayısıyla kitle desteğini arkasına alamamış olan bir rejimin, ne kayyumcu anlayışı yol yürüyebilir ne de faşist otoriter anlayışı yol yürüyebilir.”

Konuşmaların ardından toplantı, basına kapalı devam etti. ANKARA

 

 

* * * 

Bakan Tunç yine tehdit etti

Türk Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, iktidar ortağı MHP Genel Devlet Bahçeli'nin "DEM Parti'nin kapatılması'' gerektiğine ilişkin açıklamasıyla ilgili "Kapatılan partiler oldu, aynı yolu izlerse DEM Parti de aynı muameleyle karşılaşır" dedi. Tunç, kayyum mesajı vererek "Anayasa ve kanunlar çerçevesinde verilen yetkiler kullanılır" diye konuştu.

Tunç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, DEM Parti'ye kapatma davası açılması gerektiğine yönelik açıklaması hakkında konuştu. "Türkiye Yüzyılı'nda Çocuk Hukuku Paneli"nin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Tunç, şunları söyledi: "Böyle bir hukuki süreçle karşı karşıya kalmak istemiyorsanız terörle aranıza mesafe koyun, terörü, şiddeti reddedin. Terörü destekleyen, şiddete teşvik eden açıklamalarda bulunursanız, uygulamalar yaparsanız, böyle bir politika içinde olursanız, demokratik hukuk devleti elbette buna müsaade etmez, yetkili makamlar devreye girer. Sonuna kadar düşünce ve ifade özgürlüğü... Özgürlüğün de bir sınırı vardır. O da ülkemizin bölünmez bütünlüğü, milli birlik ve beraberliğimiz, kişi hak ve özgürlükleri, yaşam hakkı. Tek terörist kalmayıncaya kadar devam edecek. Kapatılan partiler oldu, şu anda devam eden davalar var. Dolayısıyla DEM Parti aynı yolu izlerse aynı muameleyle karşılaşır.

Kayyum mesajı

DEM Parti'li 78 belediye var. Bu 78 belediyede terörü destekleyen bir uygulama gerçekleştirilirse ne olacak? Anayasamızın 127. maddesi ve Belediyeler Kanunu'nun 45. maddesini okuduğunuzda, eğer terörü destekliyorsa bir belediye yönetimi, o zaman geçmişteki uygulamaları hep beraber gördük. Hiç kimse durup dururken bir partinin kapatılmasını ister mi, istemez. Hiç kimse bir belediyeye kayyum atanmasını ister mi, istemez. Siz halka hizmet yerine milletin kaynaklarını, devletin gönderdiği ödenekleri, millete hizmet yerine başka yerlere, millet düşmanlarına aktarma gayretinde olursanız ki geçmişte bunun örnekleri oldu ve bu uygulamalar gerçekleşti. Eğer yine bunlar tekrar ederse elbette ki o zaman anayasa ve kanunlar çerçevesinde verilen yetkiler kullanılır. Önemli olan o yetkileri kullanmak zorunda kalmamak."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.