Ana rahmidir hendekler özgür Kürt’ün

İlham BAKIR yazdı —

  • Sur’un dar sokaklarına kazınmış hendekler devrimci sanatın döl yatağı, hendeklere uzak duruşlarda boy veren her imge burjuva sanatın batağıdır. Kim ki Sur’da Cizre’de hendeklerin uzağında kurmuşsa sanatının hikayesini tarafını zulümden, zalimden yana seçmiştir.

Vahşet demleriydi içinden geçtiğimiz. Vahşet karşısında insan çaresizliğinin ağrılı bir sancı yatağında en dipte, en derinde demlendiği demlerdi her sabah içine gözlerimizi açtığımız. İnsanın tüm ömrü boyunca kendini en güvende hissettiği yerdir ya döl yatağı. Tüm ömrü boyunca ana rahminin sıcağından, güveninden, yumuşaklığından, huzurundan ayrı düşmenin travmasıyla yaşar da her daim oraya dönmenin arayışı içindedir ya insan. İnsanın ana rahminde, insan olmaya giden yolculuğunun döl yatağında, henüz zamanla buluşmanın gerçekleşmediği zamanlarda vahşice katledildiği demlerdi içinden geçtiğimiz. En habersizken, en bilmezindeyken canlı olmanın sorumluluğunun, en güvende hissettiğimiz devr-i daimindeyken yaşam suyunun, ölümün gelip birden bire, ansızın, zamansızın yaşama galebe çaldığı çağlarındaydık insanlığın.

Yaşamın içinde akan, yer tutan her yuvarlağı, her derinliği, her çukuru, her mağarayı, her hendeği, her barikatı, her tümseği ana rahminin imgesine dönüştürüp yol almamalı mıyız sanat yolculuğumuzda. Psikanalistler sayfalarca, kitaplarca yazmadılar mı insanın ana rahmine geri dönüş isteğini, bu yolculuğa hazırlanmanın, bu yolculuğa çıkmayı denemenin, bu yolculuğa çıkmanın sancısını. Derinliği, sıcaklığı, kucaklayıcılığı, hıfzı, rahmeti, şefkati olan her nesne ile kurduğumuz ilişkinin ana rahminden kopuş, ana rahmine özlem, ana rahmine yeniden dönüşün yolculuğuna çıkmanın arayışı olarak analize tabi tutup tonlarca yazı yazmadılar mı üzerinde.

Biliyorduk ki ana rahminde yaşamı öldürür demlerindeydik insanlık serüveninin. Biliyorduk ki ana rahmini öldürür demlerindeydi uygarlık. Biliyorduk ki her gün onlarca ana rahmi, onlarca yaşam yaratan, beden ve yaşam yaratan dişil bedenlerin yarattığı onlarca beden, eril aklın, eril fantazmanın, eril pragmanın ellerinde can vermekteydi. Eril egoyla zehirlenmiş erkek kafası ve erkeklik organı arasındaki işbirliğiyle her gün onlarca rahim ağzı vahşice parçalanmakta, onlarca dişil ruh, onlarca kurucu, yeşertici, sağaltıcı, büyütücü dişil devinim paramparça edilmekteydi. Öldürerek, tecavüz ederek tamama erdirilemeyen erkek fantazma, doyurulamayan eril vahşet, canı teninden çıkarılmış kadın bedenlerinin çırılçıplak soyulup sokağa atılarak, fotoğraflanıp fotoğrafları dağıtılarak, çıplak bırakılmışlığı teşhir edilerek doyurulmaktaydı.

Erkek aklı bilmez ki çıplaklığı utancı değil ana rahmine en sade dönüşüdür kadının. Bilmez ki eril ego, soyundurarak utanca boğduğunu zannettiği çıplak kadın doğaya dönüşün, doğayla birleşip yeniden doğmanın tohumudur. Bilmez ve görmez ve anlamaz ki erkek aklı tecavüze, zulme, işkenceye, ölüme uğratılmış kadın bedenleri; kültürü, dili, özgürlüğü, coğrafyası tecavüze, zulme, gaspa uğratılmış halkların öfkesi bir ana rahmi derinliğinde, bir döl yatağı özgüveninde, sıcağında, direngenliğinde birleşip eril aklı, eril fantazmayı, kendi zebani kokuşmuşluğuna gömmeye muktedirdir. Dünyanın bütün kadınları bir gün hendeklerin, barikatların arkasında zulme uğrayan tüm insanlıkla buluşarak eril egemenliği tarihin karanlık çöplüğüne gönderecektir.

Tam bugünlerdeydi Sur’daki yaşam, barbarlar tarafından yerle bir edildikten sonra Surların içine ilk girişim. Gördüklerimin aklımın terazisini bozduğu demlerdi. Savunma için kazınmış bir hendeğin, sadece bir hendek olmadığının bilincimin iliklerine kadar sızdığı demlerdi. Yaşanan eksiklikler, yetmezlikler, yanlışlarla ilgili çok şey söylenebilir, yazılabilir, tartışılabilir. Fakat bir gün tarihçilerle birlikte psikanalistler de şöyle yazacak. Sur’da, Cizre’de, Derik’te, Silopi’de, Nusaybin’de kazılan hendekler ana rahmidir, insanın yeniden var oluşunu, yeniden doğuşunu ve özgürlüğünü gerçekleştirdiği döl yatağıdır. Kürt’ün ana rahmine dönme yolculuğunun adıdır hendekler. Ana rahmine dönme yolculuğunun Kurdistan’daki en güçlü sanatsal imgesi hendekler üzerinden kurulacaktır. Sur’un dar sokaklarına kazınmış hendekler devrimci sanatın döl yatağı, hendeklere uzak duruşlarda boy veren her imge burjuva sanatın batağıdır. Kim ki Sur’da Cizre’de hendeklerin uzağında kurmuşsa sanatının hikayesini tarafını zulümden, zalimden yana seçmiştir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.