İbrahim Gökçek’e mektup

• Yaşamı boyunca sürdürdüğü arayışta hakikatten izler bulabilenler ancak onurlu insanlar olabilirler. Hakikatin tadı arayışçısına bahşettiği onurdadır. Sen bizim için onur timsalisin İbrahim.

MIHEME PORGEBOL

Sanatın beslendiği en büyük cevher hakikattir. Hayal gücü arzulanan hakikattir. Gerçeklik, hakikatin dilidir. Düş, gizlenmiş hakikattir. Evren, hakikatin oynadığı bir oyundur. Tanrı hakikate vekalet eder. Yaşam, hakikate ulaşmak için her birimizin tek ve biricik şansıdır. Hangisini seçerse seçsin, sanatçı yaratımını hakikatle ilişkilendirmek zorundadır. Sanat hakikat arayışıdır esasında ve her biçimde yapılabilir. Sen büyük bir hakikat arayışçısısın İbrahim.
Hakikatin olmadığı yerde yalnızca sanattan değil, hiçbir şeyden söz edilmez. Ne bir değerden, ne bir güzelden söz edilebilir. Hakikat gerçekliğin kendisi değildir. Hakikat sabah erken uyanmak da değildir. Hakikat gece karanlığında yalnız yürüyüp yağmurda ıslanmak da değildir. İnsanı, dünyayı, doğayı ve tüm evreni var edendir. Bizi var kılan şeydir hakikat. Her birimizin bilincindeki belirgin, her birimizin yüreğindeki örtük kuşkudur hakikat. Onsuz adım da atamayız, nefes de alamayız. Hakikat yoksa göz yoktur, kulak yoktur, dil yoktur, ağız yoktur. Hakikatin olmadığı yerde ezgi de yoktur, ritim de yoktur. Bize hakikatin o büyüleyici ezgisini ilettiğin, onun o kalp atımı gibi görkemli ritmini duyurduğun için sana teşekkür borçluyuz İbrahim.
Hakikat, bizi özgürleştirendir. Biz ruhlarımızın özgürlüğü için yeryüzünde ve bütün evrende fellik fellik hakikati arayan Kürdistanlı, Mezopotamyalı, Türkiyeli sanatçılarız. Her taşın altına bakıp, her kuşun kanadında arıyoruz hakikati; karanlıkta da ışıkta da, soğukta da sıcakta da, dikeyde de yatayda da, yüksekte de alçakta da, dağlarda da kentlerde de. Her şeyde hakikatin izi mutlaka vardır. Biliyoruz; bizi var edendir hakikat. Hakikatin her birimiz için ne kadar gerekli olduğunu tekrar hatırlattığın için sana minnettarız İbrahim.
Yaşamı boyunca sürdürdüğü arayışta hakikatten izler bulabilenler ancak onurlu insanlar olabilirler. Onlar adildirler, direngendirler, emekten yana saflarda yer alır, alın teri için çarpışırlar. Hakikatin tadına bir kez eriştin mi daha fazlasını istersin ve işte onlar da doymazlar. Daha fazla hakikat tatmak için yaşamdan yana olurlar. Yaşama görülmemiş bir aşkla bağlanırlar. Yaşamı, uğruna ölecek kadar severler. Sen de öyle diyorsun ya işte: “Bizler yaşamak istiyoruz.” Hakikate gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkayanlar bunu anlayamazlar. Hakikatin tadı arayışçısına bahşettiği onurdadır. Sen bizim için onur timsalisin İbrahim.
Hakikat sevmekle büyür, sevmekle görünür olur. Sevdikçe hakikate biraz daha yaklaştığını hissedersin. Sen büyük bir âşıksın. Seni seviyoruz İbrahim.
Hozan Serhad da bir hakikat arayışçısıydı. O da sanatçıydı. Büyük bir sanatçıydı. Hakikati dağlarda arar, dağlara söylerdi şarkılarını. Hêvî Şanoger de bir hakikat arayışçısıydı. Ağaçlarla, taşlarla, kayalarla oyun oynar, onlarla rol paylaşırdı. Hêlin de hakikat arayışçısıydı İbrahim. Hepimizin gözlerinin önünde aradı hakikati. Biz ruhlarımızın özgürlüğü için yeryüzünde ve bütün evrende fellik fellik hakikati arayan Kürdistanlı, Mezopotamyalı, Türkiyeli sanatçılarız İbrahim. Biz senin yoldaşınız.