CIEMEN Başkanı: Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz

Dosya Haberleri —

 David Minoves

David Minoves

Escarré Uluslararası Etnik Azınlıklar ve Milletler Merkezi (CIEMEN) Başkanı David Minoves ile Katalanların sorun ve mücadeleleriyle Kürtlerle ortaklıkları üzerine konuştuk....

  • Katalonya ve Kurdistan’ın birçok benzerliği var, en büyük benzerlik ise varoluş mücadeleleridir. Kürt halkı Newroz’u kutluyor, baharın gelişini sokaklarda ateşler ile kutluyor. Katalanlar da aynı şekilde baharın gelişini sokakta ateşle kutluyor, biz de aslında Newroz’u kutluyoruz.
  • Öcalan sadece Kürt halkının lideri değil büyük bir global liderdir de aynı zamanda. Uluslararası bir otoritedir de aynı zamanda. Öcalan’ın özgür olması gerekiyor. Ayrıca bölgede sağlanacak demokratik ve kalıcı barış için de Öcalan’ın özgürlüğü çok önemlidir bizler Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz.

EREM KANSOY

Katalan sivil toplum örgütü Escarré Uluslararası Etnik Azınlıklar ve Milletler Merkezi (CIEMEN), 1974 yılında İtalya’nın Milano kentinde kuruldu. Örgüt, ancak 1975 yılında diktatör Franco’nun ölümünden sonra Katalonya’nın başkenti Barcelona’da bir merkez açabildi. Katalonya’nın en köklü sivil toplum örgütlerinden biri olan CIEMEN Başkanı David Minoves, özellikle Valensiya’da Katalanca konuşmanın gün geçtikçe daha da zorlaştığına ve aynen Kürtçe gibi bazı bölgelerde Katalancanın da Kürtçe gibi ciddi baskı altında olduğuna işaret etti. Minovas “Özellikle Kuzey Katalonya’da [Fransa tarafı] Katalanca öğrenmenin, konuşmanın tek bir yolu var o da gizli ve paralı özel okullara gitmek. Katalonya ve Kurdistan’ın birçok benzerliği var, en büyük benzerlik ise varoluş mücadeleleridir” dedi. Ayrıca Avrupa Birliği’nin Kürt ve Katalan sorunun çözümünde ikiyüzlü davrandığına dikkat çeken David Minoves, “Avrupa Birliği, Katalan sorununun aslında İspanyol devletinin bir sorunu olduğunu ve devletlerin kendi sorunlarına karışmadıklarını öne sürmüştü” dedi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da AB’nin sözde demokrasi yüzünden tutsak edildiğine değinerek, “Öcalan’ın fikirleri ve projeleri çağımız için çok önemlidir” sözleriyle Öcalan’ın uluslararası bir otorite olduğunu söyledi.

CIEMEN Başkanı David Minoves ile Katalanların sorun ve mücadeleleriyle Kürtlerle ortaklıkları üzerine konuştuk.

Öncelikle CIEMEN hakkında bizleri kısaca bilgilendirir misiniz?

CIEMEN bu yıl kuruluşunun 50. yılını karşılayan bir organizasyon. Franko’nun diktatöryal yönetimi içerisinde çok büyük zorluklarla kurulmuştu. CIEMEN, Milano'da Aureli M. Escarré tarafından kuruldu. Katalonya’da o dönemler baskı ve şiddete uğrayan kesimler tarafından kurulmuştu. Etnik azınlıkların kolonyalize edilmesi ve Katalan toplumunun asimile edilmesine karşı ve haklarının savunulması için kuruldu. Enternasyonal bir kurum olan CIEMEN hem Katalan hem de uluslararası boyutta azınlık halkların, devleti olmayan halkların haklarını savunmak, dayanışma göstermek ve kolonyalizme karşı birlikte durulması amacını taşıyan çok köklü ve tarihçesi olan Katalonya’daki en büyük ve en önemli sivil toplum örgütüdür.

Katalan halkının bağımsızlık mücadelesi devam ediyor mu?

Katalan halkının kendine özgü kültürü ve dili var. Kendi ulusal kimliği ve karakteri var. Katalan halkı uzun yıllar kendi kendini yönetme mücadelesi verdi ve bu mücadelesi halen devam etmekte. Aslında Katalan halkının ulusal kimliği düşündüğümüzden daha büyüktür. Katalonya, Valensiya, Fransa’nın bir bölümü olan Kuzey Katalonya, Katalan kimliği ve kültürü taşıyan bölgelerdir. Tüm bu bölgelerin özerklik ve bağımsızlık mücadelesi tarih boyunca devam etmiştir. Katalonya Özerk Yönetimi, İspanya’nın baskıları ve Anayasa Mahkemesi’nin referandumu askıya alma kararına rağmen, bağımsızlık yanlısı girişimlerinden asla vazgeçmek istemiyor. Bağımsızlık ve kendi kendini yönetme çabası, kendi enstitülerini kurma çabası halen devam ediyor. Katalanların, Baskların ve Galiçyalıların ulusal haklarının hiçbir şekilde tanınmadığı İspanyol Anayasası’nın baskıcı yönlerine karşı, Katalan bağımsızlık hareketi, bugün halen Katalan halkının bağımsızlığı için demokratik bir referandumun gerçekleştirilmesi mücadelesini veriyor. Demokratik referandum ve demokratik bir şekilde bağımsızlık kazanmak bizim için çok büyük önem ve anlam taşıyor. 

Kürt halkı ve Katalan halkı arasındaki benzerlikleri nasıl tanımlarsınız? Her iki toplumda ciddi bir baskı altında, Kürt halkı da özgürlük mücadelesi ve ana dili için mücadele veriyor, Katalan halkı da özgürlük mücadelesi içerisinde. Kürt halkı ve Katalan halkının benzerliklerini ve mücadelelerini nasıl görüyorsunuz?

Her iki toplum da azınlık pozisyonuna bilinçli olarak çekilmiş ve baskı altına alınan toplumlardır. Politik, kültürel ve dil olarak inkara uğrayan toplumlardır. Her iki toplumun da özgürlük mücadelesi var. Katalonya’nın özerk yönetim çabası ve yaratmaya çalıştığı sistem de Kürt halkı ile benzerdir ve demokrasi temelinde halkların değerlerine sahip çıkma çabasıdır. Kurdistan’daki bazı bölgeler gibi, örneğin Kuzey ve Doğu Suriye’deki gibi demokratik özerk yönetim modelini biz de uygulamak istiyoruz ama örneğin Kuzey Katalonya’da bu durum söz konusu değil. Bu bölge Fransa’nın da bir parçası olduğu için bunu gerçekleştiremiyoruz. Fransa bizi tanımıyor, kimliğimizi inkar ediyor. Aynen Kuzey Kurdistan’da olduğu gibi Türkiye nasıl ki Kürtleri tanımıyor bize de aynı muamele söz konusu. Her iki toplum da devletlere karşı mücadele veriyor,

Katalan halkı kısmi bir şekilde bazı bölgesel özerklikler kazanmış olabilir fakat bu daha mücadelenin başıdır. Kurdistan’da da örneğin Irak’ta Kürt halkı kendi yönetimini oluşturabildi fakat bu durum İran’da mümkün olmadı. Her iki toplumun da topraklarının farklı ülkelere bölündüğünü bu farklı ülkelerde de politik düzlemlerin ve zeminin farklılıklar gösterdiğini söyleyebiliriz. Fakat ortak sorunları var. Örneğin bazı bölgelerde Kürtçe dilinin konuşulmasını devletler istemiyor buna izin vermiyorlar, Katalanca da aynı sıkıntıları yaşıyor. Mesela Valensiya’da Katalancanın konuşulması gün geçtikçe daha da zorlaştırılıyor aynen Kurdistan’ın bazı bölgelerinde olduğu gibi bizim de dilimiz ciddi baskı altında. Kuzey Katalonya’da (Fransa tarafında kalan Katalonya parçası) Katalanca öğrenmenin, konuşmanın tek bir yolu var o da gizli ve paralı özel okullara gitmek. Katalonya ve Kurdistan’ın birçok benzerliği var, en büyük benzerlik ise varoluş mücadeleleridir. Bir diğer benzer kültürümüz ise, Kürt halkı Newroz’u kutluyor, baharın gelişini sokaklarda ateşler ile kutluyor. Katalanlar da aynı şekilde sokaklarda ateşle baharın gelişini kutluyor, biz de aslında Newroz’u kutluyoruz.

Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi gibi sorumlu merciler sizce hem Kürt halkı hem de Katalan halkının sorunlarının çözümünde rollerini oynuyorlar mı?

Katalan ve Kürt sorunu aslında unutulmuş, köşeye itilmiş iki sorundur. Örneğin ana akım basın, asla bu iki sorunu gündemlerine getirmiyor. Örneğin 1 Ekim 2017’de Katalan halkına karşı ciddi bir toplumsal önyargının oluşması ve bağımsızlık referandumunun gerçekleşmemesi için bahsettiğiniz güçler devreye girmişti. Basın, iki milyon insanı referanduma karşı kışkırtmaya çalışmıştı. Hiç de normal olmayan bir şekilde ve benzer şekilde Kürt sorunu da bu güçler tarafından bir kenara itiliyor. Bunun kökeninde Avrupa Birliği’nin ikiyüzlülüğü var. Aslında demokrasi bir hak değil, insanlığın varoluşunun temel elementlerindendir. Avrupa’nın demokrasisinde ise çifte standart var. Avrupa Birliği’nin üye ülkelerine karşı çıkar ilişkileri söz konusu ve bu çıkar dengelerine göre birlik de zaman zaman kendi pozisyonunu belirlemekte.

Avrupa Birliği politik bir birlik değil aksine devletlerin birliğidir, devletçi zihniyetin oluşturduğu, orada ortaklaştıkları bir birliktir. Hemen hemen her üye devleti içerisinde de sorunlar var. Avrupa Birliği ise bu sorunlara karşı “bunlar devletlerin kendi iç sorunlarıdır, birliğin sorunları değildir” yaklaşımını göstermekte. İşte tam da bu nedenle 2 milyon insan Katalonya’da sokaklara dökülmüştü. Avrupa Birliği, Katalan sorununun aslında İspanyol devletinin bir sorunu olduğunu ve devletlerin kendi sorunlarına karışmadıklarını öne sürmüştü. İki milyon insanın bunu protesto etmesine rağmen Avrupa’nın hiçbir tepkisi olmadı çünkü Avrupa devletler zihniyetiyle hareket ediyor. Avrupa’nın ki yumuşak bir demokrasi, yani sözde demokrasi. Bu sözde demokrasi yüzünden Öcalan bugün tutsak edilmiştir. Avrupa’nın Türk devleti ile olan çıkar ilişkileri, örneğin mülteci konusunda Türkiye’nin Avrupa’nın, bekçiliğini yapması bunun karşılığında da para alması bize açıkça nasıl bir demokrasi işlettiklerini gösteriyor. Bu Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü gösteriyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 1999’dan bu yana  İmralı adasında esir olarak tutuluyor ve ona uygulanan tecrit halen devam ediyor. Sayın Öcalan ailesi ve avukatları ile görüştürülmüyor. Mandela’nın da benzer dönemleri olmuştu. Öcalan size göre nasıl bir siyasi kişiliğe sahip?

Öcalan sadece Kürt halkının lideri değil büyük bir global liderdir de aynı zamanda. Uluslararası bir otoritedir de aynı zamanda. Türk devleti ve batılı güçler Öcalan’ın 25 yıldır haklarını çiğniyor. Öcalan’ın ailesi ve avukatlarını görememesi ve devam eden mutlak tecrit, hukuksuzca ve insanlık dışı bir şekilde evrensel insan haklarının hiçe sayılmasıdır. Öcalan’ın fikirleri ve projeleri çağımız için çok önemlidir. Özellikle demokratik konfederalizm projesi, farklı kültür ve toplumları demokrasi düzleminde bir araya getirebilecek önemli bir projedir. Ayrıca demokratik konfedaralizm insanlığın özüne dönerek eşit yaşayabilmesini sağlayan sistemdir.

Örneğin Kuzey ve Doğu Suriye’de, Rojava’da bunu Kürtler başardı. Bu bölgelerde, demokratik konfederalizm deneyiminin mükemmel bir şekilde çalıştığını ve işe yaradığını görebilirsiniz. Öcalan’ın barışçıl, eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşamaya yönelik fikirleri, en gerçekçi ve uygulanabilir fikirlerdir. Türk devletinin Öcalan’ı izolasyon altında tutması aslında Türk devletinin barıştan kaçtığının ve Türk devletinin Öcalan’ın bu fikirlerinden de korktuğunun da açıkça göstergesidir. Türk devleti sadece Kürtlerle barıştan değil ayrıca o coğrafyanın tüm bölgelerinde sağlanabilecek bir barıştan da korktuğunu ve böylesi bir durumdan kaçtığını da açıkça gösteriyor. Öcalan’ın özgür olması gerekiyor. Ayrıca bölgede sağlanacak demokratik ve kalıcı barış için de Öcalan’ın özgürlüğü çok önemlidir bizler Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.